Kınık – Patara:
AN5 numaralı rotadan Kınık yerleşimi içinde ayrılan bu rota Likya’nın önemli liman kenti Patara’ya ulaşır. Günümüzden 6.000 yıl önce geniş bir körfez olan, bugünün Gelemiş Ovası’nda tarım seraları arasından ilerleyerek devam eden asfalt zeminli rota 11.7 km sonra Patara Antik Kenti’nde son bulur. Antik kent ve civarı yemek, konaklama ve dünyanın sayılı plajlarından olan Patara Kumsalı’nda yüzme olanakları sunar. 12 km uzunluğundaki bu sahil aynı zamanda koruma altındaki deniz kaplumbağaları (Caretta caretta) yuvalama sahilidir.
Patara: Romalı tarihçi Livius, Başkent Patara’yı “Caput Gentis Lycaiae” (Likya Soyunun Başı) olarak tanımlamıştır. Varlığı Bronz Çağı’na kadar giden kentin ismi, ilk kez MÖ 13. yüzyılda Hitit Yalburt Yazıtları’nda Patar olarak geçer, Likçe’de ise adı Pttara’dır. Kent merkezinde bulunan Tepecik Akropolü’nde yapılan kazılar Klasik Dönem’e kadar kesintisiz bir yerleşimin varlığını kanıtlar. Kent MÖ 540 yılında Pers egemenliğine girer. Beylik döneminden sonra Apollon kehanet merkezi olarak ünlenir. MÖ 334 yılında, önce Büyük İskender ardından Ptolemaios’ların egemenliğini yaşar. Bu dönemde II.Ptolemaios kente eşi Arsinoe’nin adını verir. MÖ 196 yılında egemenlik sırası Seleukos’larındır. Roma’nın desteği ile özgürleşen Likya’da birliğin 3 oya sahip 6 büyük kentinden biridir. Roma Dönemi’nde Başkent olarak altın çağını yaşayan kentin önemi Myra’nın yönetim merkezi olmasıyla azalmaya başlar. Birçok kilisenin varlığı Bizans Dönemi’nde yoğun yerleşimin devam ettiğini gösterir. Son zayıf izler iç liman kıyısındaki 13. yüzyıl hamamının duvarındaki Selçuklu izleridir.
Meclis Binası: Şehrin ana caddesinin güneyinde bulunan bouleterion (meclis binası) Geç Helenistik Dönem’de inşa edilmiş MS IV. yüzyıla kadar kullanılmıştır. Bouleterin binası sonraki dönemlerde odeon işlevi de görmüştür. 1400 kişilik kapasiteye sahip olan bina, Geç Bizans Dönemi’nde küçülen şehrin surlarının bir parçası haline gelmiştir. 2011 yılında TBMM tarafından desteklenen restorasyon projesi ile yapı tekrar ayağa kaldırılmıştır.
Tiyatro: Şehrin güneyinde bulunan Kurşunlu Tepe yamacında, Helenistik Dönem’de inşa edilmiştir. 34 oturma sırası ve 14 ışınsal yola sahip tiyatro yaklaşık 5.000 kişilik kapasiteye sahiptir. Üç katlı sahne binası oturma sıralarından bağımsız konumdadır. Oturma sıralarının en üstünde kime adandığı bilinmeyen bir tapınak kalıntısı vardır. En son düzenleme MS IV. yüzyılda tiyatronun orkestra duvarlarında yapılan değişikliklerdir.
Liman Hamamı: İç limanın doğu kıyısında bulunan hamam soğukluk (frigidarium), ılıklık (tepidarium) ve sıcaklık (calderium) bölümlerine sahip tipik Likya hamamıdır.
Anıtsal Kapı: Üzerindeki yazıtta MS 100 yılında Patara halkı tarafından, Likya Pamfilya eyaleti valisi Mettius Modestus onuruna inşa ettirildiği okunur. Dört ayak üzerinde oturan ve geçiş yolları bulunan anıtsal kapı 19 m uzunluğunda ve 10 m yüksekliğindedir. Yapılan araştırmalarda şehre kuzeydoğu yönünden gelen su yolunun, önceleri heykellerle süslü kapının üzerinden geçerek şehre girdiği anlaşılmıştır.
Granarium: Eski limanın batı kıyısında İmparator Hadrianus tarafından yaptırılan granarium (tahıl ambarı) vardır. Yapısal olarak iyi korunmuş olan bina 75X25 metre boyutlarında ve sekiz bölümlüdür. Yapının üzerinde Hadrianus onurlandırma yazıtı bulunur.
Deniz Feneri: Bugün Eşen Çayı olarak bilinen akarsuyun getirdiği alüvyonlar ile zaman içinde işlevini kaybetse de Likya’nın en önemli limanı olan Patara Limanı’nın girişini işaretleyen deniz fenerleri, zaman içinde kumulların altında kalmıştır. Bugün denizden 500 m içerde kalan fenerlerden biri henüz bulunamamış, diğerinin kazısı tamamlanmış ve yapılan restorasyon ile ayağa kaldırılmıştır. Fenerin limana bakan yüzünde Roma İmparatoru Nero’nun MS 64-65 yıllarında denizcilerin selameti için bu feneri yaptırdığı yazılıdır.